Kıyamet Yakın

Yazan: 25 Haziran 2017  
Kategori: Bir Ömür dört Yaşam

Şu an Avrupadaki düzen bize inadına mükemmel olmayı diretse de, bir yanımız hep eksik.

Mehmet Tevfik

Ekonomik olarak ne kadar büyürsek büyüyelim, ne kadar Avrupalyız desek‘de bir yanımız hep güçsüz ve  küçük kalıyor. Bire bir gezmiş, yaşamış, ve ya uzaktan izlemiş olduğumuz ülkeleri ve orada yaşanan hayatlardan duygusal olarak etkileniyoruz belki.  Bu durum nefes alıp vermek kadar kısa sürüyor. Bireysel olarak devamlı hata yapmaya, medeniyeti ıskalayarak yaşamaya itiliyoruz Bu da birlikte yaşaması gereken insanlığın mutsuzluğu oluyor. Yazdığım öykülerde küçükde  olsa her zaman hayatımızdan bir kesit vardır. Bu benim tamamen kendi iç hesaplaşmalarımla ilgili bir yerde durur. Bazen toplumsal, bazen bireysel, adam sendecilik ve duyarsızlıklar karşısında, insanların tutumları belki yazma sebebim. Tüm yazdıklarım benim öykülerimin tanımı olabilirmi? Çoğu zaman gözümden kaçırdığım detayları yakalamaya, resmetmeye, çalışıyorum. Parmakla gösterilmez ayıptır!… denilen bir çok yaşanmışlığı ve ya o yörede yaşayanların durumunu parmakla göstermeye çalışıyorum kendimce.  Parmakla göstermek  ayıptır deselerde! Ben bu sözü yok sayıyorum. Nedenmi? Gözümüzün içine sokmadan görmüyoruz ve ya görmezden geliyoruz ya. Her zaman puzzle parçalarlarını  bir araya getirmekle  tamamlanmıyor istediğimiz resim. Bütün parçaları  bir araya getirebildiğimizde bütün oluyoruz. Hatta bazen o küçük parçalar uzun bir uğraşının sonunda büyük tablonun çok güzel detayları ve ya tamamınını görsele sunuş halini alabiliyor.

Mayısın yirmi altısında Avrupanın Alp dağlarından sonra doğa harikalarının iç içe geçtiği, oksijen oranının en yüksek bulunduğu yerlerinden biri olan Tanrının Türk milletine bahşettiği Kaz dağların dan  söz etmek istiyorum. Çanakkale Bayramiç Barajı  (Ayazma) Küllice Kaplıcaları (Termal) bu iki, üç yerin arasındaki mesafe 8 km. Bir tarafından Karpuz çatlatan dediğimiz soğuk su fışkırıyor dağdan, diğer bir yanda 45 derece sıcak su fişkırıyor doğadan. Sanki cennetten bir parça  alabildiğince meyve ağaçları, dallarından sarkan rengarenk meyveleri, yeşilin tüm tonları!… Böyle bir doğa harikası avrupalıların elinde olsa ne olabilirdi diye düşündüğümde, sadece gülümsüyorum. Bu ülkeyi yönetenlerin bu derece değerli bir yeri  görmemiş olmaları, gördüler ise daha da vahim olan, altın uğruna bu doğa harikası bölgenin katline ferman çıkartmış olmaları.

Hilal doğa oteli kaplıcaları burada; 25 Ahşap ev,  restorant, ve dinlenme salonundan,  olşan bir tesisin Avrupa fonu ile yapılmış olduğunu duyduğumda şaşırmamıştım. Bir başka türlüsü zaten mümkün değildi.

Zeytin ağaçlarını keserek imara açan zihniyet, ekime uygun ovaları yok sayarak sanayi alanı yaratmak isteyen Başkan ve bakanların yönettiği bu ülkede başka türlü düşünmem komik olurdu. Çocukluğumdan hatırladığım rahmetli Babaannem ( vallahi adı da Rabia idi) Selanik göçmeni Kayıkçı Arnavut Toro nun tek kızı Hani şu bizim AKP genel başkanının Mısırda öldürülen adı Rabia olan kız çocuğu için göz yaşı döktüğü kızın adı gibi, var ya hani; ondan işte. Anneme seslenirdi A bre gelin binalar zinalar çoğaldı kıyamet günü yakındır tutasın çucukları elinden der dururdu.

Bir araya gelen Avrupa Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Erdoğan’dan tam güvence aldığını belirtti. (Sözde dindar Nurcular bile zinaya verilen cezanın kaldırılmasına sevinmekteydi!?) bu da işin Zina kısmı eh maşallah o da almış başını gidiyor. Neymiş? Kıyamet Yakın, Kıyamet. Bir bakarmısınız Milli takım forması Türkuaz, Cumhurbaşkanlığı koruma askerlerinin elbiseleri Türkuaz, eh kırmızı halı yok artık; yani nerde ise bayrak rengimiz de Türkuaz olacak bu gidişle. Askerlik Vatan borcu olmaktan çıkmış, parası olanların kaytardığı, fakirin ödemek zorunda olduğu borç olmuş. Karadeniz bile renk değiştirdi oldumu sana Turkuaz Eeee…! Marmara denizi, Ege denizide de aldı nasibini bu değişimden.

Son olarak Dünyanın Kendi etrafında ve ya Güneşin etrafındaki dönüş hızı okura ne vadediyor?

İnsanlar yazdıklarımı  neden okumalı? Ne dersiniz, Dilin gücü mü… hikâyenin kuvveti mi? Her ikisinden‘de biraz olmalı; kahve tadında. Kahve demişken kahvenin‘de tadı tuzu kalmadı nohutlu kahveye bile alıştık.

 Alışkanlık!…

Veeee Bu gün bir bayramın birinci günü. Bayram dediğin çocuklara kardeşim. Büyükler için derler ya, hani; deliye her gün bayram diye o misal yani. Eh bu bayram gününde delirmemek mümkün değil kardeşim. Marketler boşaldı, Pastahaneler’de kuyruk, sahiller mi? sorma sakın!… sağ salim kazasız belasız gelebilenler ile doldu taştı. Geçen seneden beri Bayram öncesi ve sonrası haber seyretmiyorum. Yüreğim kaldırmıyor; Kazalardan gelen ölüm haberlerini dinledikçe. Yedi bin‘nin üzerinde idi geçen yıl bayram tatili kazalarında canından olan. İnşallah bu yıl bu tür haberlerden uzak kalırız tabi ki kafamızı kumun altına sokmadan.

Kaç bayram daha kutlarız beraberce, kaç bayram bıraktık gerimizde. Kaç bayram kaldı önümüzde giden meçhule. Özlerim çocukluğumun bayramlarını der ya büyüyenler; Buradan anlayın

TANRI BİLİR AMAAAAA. KIYAMET YAKIN, KIYAMET YAKIN.

Mehmet Tevfik Özkartal

          MEMOŞ

    25.06.2017 Şarköy

Google AdSense kodunuzu buraya girin.

Yorumlar

"Kıyamet Yakın" için 2 yorum

  1. Erkan Gürpınar tarafından 06 Mayıs 2021 10:04 tarihinde 

    Kutlarım seni sevgili candan yürekten çocukluk arkadaşım Tevfikim Memoşum… 💕 2017 de yazdığın mekale güncelliğini aynen 2021 de de koruyor. Değişen hiç bir şey yok. Sadece ekstra bu salgın pandömi eklendi. Yazını zevkle okudum. Tebrik ederim. Yanaklarından sevgi ile öpüyorum benim Tepeköylü çocukluk arkadaşım 😘

  2. Özkartal Mehmet Tevfik tarafından 07 Mayıs 2021 17:23 tarihinde 

    O daha da kötü be arkadaşım gerçekten çok üzülüyorum. geçen yıl şubat ayından beri Türkiyeye gelemedim. Gerçi gelsem ne olacak tüm tanıdıklarım sokağa çıkamazken ben çıksam ne olur diye düşününce gelmemeyi tercih ediyorum bakalım 17 mayıstan sonra ne olacak.


Yorumunuzun yanında istediğiniz resmin görünmesini istiyorsanız gravatar edinin!