Özlüyorum Çocukluğumu

Yazan: 16 Nisan 2006  
Kategori: Büyükada, Çockluğum

Merhaba çocukluğum, sanadır bu mektubum.

Seni özlüyorum, çocukluğum..! Denenmiş her şeye rağmen çaresiz ve sessizce. Kızıyorum sonra sana, acıyorum. O kadar tutkuyla bağlı, o kadar vefayla sadık olmama rağmen, gidip dönmeyişine kızıyorum. Çok ani oldu, çok vakitsiz, çok gizemli. Bir veda bile etmedin ki. Henüz buna bir isim bulma kavgasındayken, terk edildişimi düşünüyorum. Bu sevgiye, bu bağlılığa, kendini layık göremediğin için acıyorum sana.

1950 Yılında ailemin üçüncü çocukları olarak dünyaya geldim. Hemde Annem ve babamın kız çocuk hayallerini paramparça ederek.

Ben pek hatırlamıyorum, üç yaşıma kadar, annem beni kız çocuğu gibi giydirirmiş. Rahmetli Dedem kendi adını okumuş kulağıma Mehmet Tevfik, bu sebepten dolayı olsa gerek, ne Annem ne de Babam dedemin sağlığında bir türlü, Mehmet ve ya Tevfik olarak çağıramamışlar beni. Dedemin yanında Memoş derlermiş. Bu Ad ile çağırılmaya okadar çok alışmışımki, birisi Mehmet veya Tevfik olarak adımı söylese, dönüp bakmazmışım. Üç yaşımdayken Dedemin Üsküdardaki evine yaptığımız bir bayram ziyaretinde, Dedem beni alarak Yeni mahalledeki berber Manola götürüp saçlarımı kestirmiş. Hatırlamıyorum;  böyle anlatırlar. Çok üzülmüş ve ağlamışım. Omuzlarımdan aşağı dökülen, lüle, lüle saçlarım, kolalı kurdelemi hiç hatırlamıyorum, sadece resimlerde görüyorum kendimi… Düşündükçe  seni,  sana imrendiğim de oluyor.

Hani yeni alınan bir oyuncağa kanıp, daha önce alınmış bütün oyuncaklarını gözden çıkarırdın ya. Zaten sadece bir çocuk kendisine yeni bir oyuncak alındığında, eskisini gözü görmez olur. İnanın dostlar,  değer bilmezlik çocuklara özgüdür. Bunu en güzelinden, en uysalından yaşayabiliyordum. Oysa ben, seninle olduğum günler gibi, birçok kez hayatımı sıfırlamayı düşündüm. Herşeyi yıkıp yeniden başlamak; alşkanlıklarımı, duygularımı, hayatıma eşlik eden her objeyi, her nesneyi, her bireyi tamamen değiştirmek.

Öyle pek fazla oyuncağım’da zaten yoktu. Ağbimlerden kalan kurşun askerler arkadaşlar arasında oynadığımız misketlerim, kafa karış gibi oyunları  hatırlıyorum. Arkadaşlarla oynadığımız yakar top, saklambaç, çelik çomak, birdirbir  gibi oyunlar  hayal, mayal belleğimde duruyor hala. Devamını oku