Mutluluğun Resmi

Sabah’ın üçü henüz gün ağırmamış… Bu günlük bu kadar çalışma yeter diyerek yatıp yatmamak arasında gidip geliyorum. Aslında kitabımla ilgili, DSCF3214 - Kopiebiraz daha yazabilirim. Çalışma odamın penceresinden dışarıya bakıyorum… zifiri karanlık, hiç bir şey görünmüyor. Ormanın hemen kıyısında oturmanın böyle bir şey olduğunu çok uzun zaman önce öğrenmiştim. Hava kapalı, bulutlu hafiften bir yağmur çiseliyor… Yağmurun yağdığını bile göremiyorum… Sadece çıkarttığı sesten yağmur yağdığını anlıyorum. Odamın penceresi açık yağan yağmura rağmen dışarısının sıcaklığı açık pencereden hissediliyor. Bir mayıs küçük oğlum Tardu İsviçreden gelecek… Oktar ve torunlarım ailece tüm bir günü birlikte geçirecektik. Bahçede giril yaparız diye planlamıştık. Bu yağmur da nereden çıktı şimdi? Bahçe kapısından eve doğru gelen bir motor sesi ve ışık huzmesi, Tardu’nun bir sürpriz yaparak geceden gelebileceği fikri ile kapıya yöneldim. Park eden araba Tardunun arabasıydı. Tam da tahmin ettiğim gibi. Yazmak ve ya yatma düşüncesi; yerini uzun zamandır görmediğim oğlum ile sohpete bıraktı. Bu şekilde uzaktan gelenler ile sohpet etmek bizde bir aile geleneğidir… Uzun zaman sonra kavuşmanın, hasret gidermenin uykudan daha ağır bastığı ailemizde her zaman var olan bir olgudur. Aile olmak öyle pek kolay bir durum değildir. Aile DSCF4603olmanın birinci şartı adil olmaktır; Babam adilmiydi? İkinci şartı sevebilmektir; Babam ne kadar severdi? Üçüncü şartı da o sevgiyi mantıklı ve ölçülü verebilmekti. Bunların hepsini Babam ve Annemden gördüğüm kadarı ile verebilmiştim çocuklarıma. Evlilik ise kutsal ve yönetilmesi çok daha zor bir müessesedir. Aile olursunuz ama bunu 40-50 sene devam ettirmek de kolay değildir. Aile olursunuz da ağzınızın tadı hep aynı tatta olmaz. Aile’de aslolan adil, edepli, zamana uyan kurallar koymaktır. Babam ve Annam bunu başarmışlardı. Bende başarmak adına elimden geleni yapıyorum. İki oğlum da mutlu bir evlilik sürüyorlar. Bizden aldıkları bayrağı sonuna kadar götüreceklerini umuyorum. Birbirlerini sevip saysınlar… İyi günde, kötü günde, bir ömür boyu sürecek olan evliliklerinde, önce karşılıklı anlayış, yardımlaşma, dayanışma ve tek kelime ile en önemlisi paylaşma. Bütün bunları unutmadan, _DSF8650evliğin, yaşamı paylaşma sanatı olduğunu göz ardı etmeden. Her zaman olduğu gibi şöyle söylüyorum, tahammüllü olun, bir birinize sevgi ile yaklaşın, bir birinize sahip olun.
Gün ışımaya başlamış Oglum ve jenifer pek alışık olmadıkları bu tür sohpete daha fazla dayanamamışlardı. Biraz uyumak istediklerini söyleyerek odalarına çekildiler. Afyonum patlamıştı bir kere. Uyumam mümkün değildi. Çalışma odama geçtim hafta içinde sıkça ziyaretime gelen stres topumun resimlerini ayırdım. Hastahaneden çıktıktan sonra tedavim bir hafta daha evde devam etmişti. Ve bu akşam her şey yolunda giderse üç haftanın ardından ilk defa alkol alabilirdim… Akşamı iple çekiyordum. Tardu ve jeniffer öğlene doğru kalktılar kahvaltı için geç olmasına rağmen kahvaltı yapmak istediler. Eşim ve Jennifer kahvaltı sofrasını hazırlarken, Tardu Raporlarımı okumaya başladı. DSCF4602Iki de bir kendimi nasıl hissetiğimi soruyordu. Her sorusuna cevap veriyordum. Sonunda o da düzeldiğim konusunda emin olmuştu. Bir şartla üç hafta sonra bir Tomografi çektirmemi ve sonucunu görmek istediğini söyledi. Yani Raporlardaki %90 lar ona pek yetmiyordu anladığım kadarı ile %10 luk kısmından‘da emin olmak istemişti. Kahvaltının ardından Prensesim Alara bir arkadaşı ile geldi. Amıcası ve benimle bir kaç laf ettikten sonra gömüldüler ellerindeki cep telefonlarına. Artık ne yapıyorlarsa iki arkadaş, kıkır, kıkır gülüşüyor ve bir birleri ile konuşuyorlardı. Gerçekten Acıyorum bu günün çocuklarına, gençlerine. Benim çocukluğumda küçük bir Phiilips marka radyodan belli zamanlar’da yayınlanan arkası yarın, ve ya Sezen Cumhur Önal gibi sunucuların ‘’Plaklar Arasında‘’ gibi sundukları müzik programları ile yetinirdik. Gün içinde belli saatler arası yayın yaptığı için, henüz insanların hayatını bu kadar rehin almamıştı. Bizde o zamanın ruhuna uygun olarak, radyo programlarını takip ederdik. Çok iyi hatırlıyorum TRT İstanbul radyosunun haber cıngılı önce bir saat sesinin elektronik dıt dıtları ile başlar saniye tam saatine geldiğinde bir gong sesi işitilirdi. Gong çınlamasının ardından; saat 18.30 şimdi haberler diye soğuk mekanik bir ses duyardık sonra. Çıkan şiddetli gong sesi dinleyenleri nasıl ilahi, insanüstü bir olaya hazırlanmaları gerektiği hakkında uyarır, ciddiyete davet ederdi. Zaten haber bültenleri de bugünlerde alabildiğine sululaşmış, magazinleşmiş değildi. Tersine büyük bir ciddiyetle ikinci kurtarıcımız DSCF4619İnönü Paşa, Adnan Menderes bilmem nere beyanatlarından derlenmiş ‘kupleler’ ile başlar, sonrasında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin o yılki hububat satış fiyatları, sürekli bir şeye endişelenen yetkililerin haberleri gibi elzem konularla devam ederdi. Evden çok sokakta oynar, eylenirdik. Ev bizim için yemek yediğimiz, yattığımız bir mekandı sadece. Şimdi bakıyorumda orman kenarındaki kos koca bahçede, oynayan kimse yok.
Benim, üç tane torunum var. İkisi kız biri oğlan. Üçü de Büyük oğlum Oktarın çocukları. Aslında ben insanları çok seviyorum. Bazen kızarım, ederim ama sonra vicdan hesabı yaparım. Kendi torunlarımı da çok seviyorum. Çocuk Allah’ın vermiş olduğu en güzel varlık. Çocuk sevmek ayrı bir zenginliktir insan hayatında diye düşünüyorum. Erkek torun Kaan daha sonra Oktar ve en sonunda Aynur Stres topum Ela ile geldiler. Evin böyle kalabalık oluşu yaşadığım çocukluğumda, gençliğimde ailemizden hiç eksik olmazdı. Büyükada’da daha sonraları Üsküdar’da hep böyle kalabalık bir ailede yaşamış olmanın ayrıcalığını yaşamış biri olarak, bu günü unutmam mümkün değil. Hoş yakınlarda bir kaç akrabam olsaydı, onların da katılımı ile daha kalabalık ve güzel olurdu sanıyorum. Baba evinde‘ki gibi olmazsa bile gurbette bu kadarı bile bana yetmişti. Bu arada gril hazırlıkları tamamlanmış. Oktar Grilin başına geçmişti. Tardu her zaman ki gibi Ağbisi ile sohpet ediyordu. Ben çoktan rakı kadehimi doldurmuş kış bahçesinin penceresinden ara sıra pişen etlerden tırtıklıyordum. Prensesim Alara resim çekiyordu. _DSF8585Hanımlar yoğun bir çalışma içerisine girmişlerdi. Bu arada yağmur hızını artırmış, gril şemsiye korumasında yapılıyordu. Bahçede sofra kurmak mümkün olmadığından evin içinde hazırlanıyordu sofra. Tek tesellimiz yağmura rağmen havanın normalin üzerinde sıcak olmasıydı. Bütün bir öğleden sonra, Geç vakte kadar bu Güzel kalabalığın tadını çıkarttım. Oktarlar giderken Stres topum gitmemek için ne kadar direndiyse’de ağlaya ağlaya gitmek zorunda kaldı. Saat gece on ikiyi geçmiş ev yeniden sessizliğine bürünmüştü. Yağmur hiç durmadan aynı hızla yağıyordu. Benim için Uykusuzluk, ve bir az da alkolün tesiri ile olsa gerek, sessizce odama gidip yatma vaktim gelmişti. Böylesine mutlululuğun zirve yaptığı bir günün ardından Herkese iyi geceler olsun.

Mehmet Tevfik Özkartal

Google AdSense kodunuzu buraya girin.

Yorumlar


Yorumunuzun yanında istediğiniz resmin görünmesini istiyorsanız gravatar edinin!