Annemin küskün aramzıdan ayrılışı

Güneşin hakimiyetinde hayallerimin benden önce koştuğu bir yolculuğa çıkmıştım. Ayvalıktan uzaklaştığım her kilometrede Anneme daha çok yaklaşıyordum. Annemin azarlamasını özlemiştim. Onunla beraberken onunda çok uzun zamandan beri çocukça davrandığını unutup çocuklaşabiliyordum. Annem arzu ve isteklerini sıraladıkça ben daha baskın çıkıp daha çok çocuk oluyordum. Bornova’ya geldiğimde devlet dairelerinin saat on ikide kapandığının hesabını yapamamıştım. Anneme olan yolculuğumda bir süreliğine de olsa beklemek zorunda kalmış kısa bir süreliğine hayallerimden ayrılmış, günlük yaşamın Devlet dairelerindeki acımasız brokrasi uygulamalarının merkezinde buluvermiştim kendimi.

ANNEM BİR YIL ÖNCE

İki buçuk saatlik bir mücadelenin sonunda gerekli evrakları alabilmiştim. Üç hafta önce Fethiye’de Annemi bıraktığım bakım ve rehabilitasyon merkezine doğru devam edebilirdim. Hayatımızı yöneten en büyük iki duygu bana göre öfkem ve korku. Bir gün Melek bana dışarıyla olan tüm kavgamızın tüm öfkelerimizin nedeni anneme yeterince ilgi gösterememekten kaynaklandığını söylemişti. Herkeste böyle mi oluyor diye düşünmeden de edemiyordum. Mükemmel anneleri daha yüz metre öteden görür görmez tanıyabiliyordum artık. Duruşlarından, onların asil, gözlerinde hep bir sevgi seli, gizlemeye çalıştığı küskünlük durumu. Düştüğü zavallılığının üzerini örtmeye çalışması. Benim için mükemmel annem, kendi mükemmel ama çocukları hep sorunlu, bizler annelerini üzen çocuklarmıydık acaba?Ben bile bu kadar düşkün olmama rağmen hala annemin yanında olmaktan vazgeçemiyorsam, bu mükemmel annelerin ağır enerjilerinin manyetik gücüne büyük bir örnekti. Aslında Babamın vefatından sonra Annem belirli bir zaman dilimide  yanlız, daha sonraları bir Türkmen  bakıcının da yatılı olarak evde kaldığı bir dönemin sonunda tüm akrabalarımın da tavsiyesi üzerine evi kapatıp Annemi almanyaya yanımıza almaya karar vermiştim.  Annem Türkmen bakıcı ile anlaşamıyordu. Sabrişim de annem gibi yaşlanmış birlikte yaşamaları bile zorlaşmıştı. Eşim de Annemi yanımıza almamızı söylüyordu. Evimiz, gelirimiz içtimayi konumumuz gayet yerinde olduğundan  tüm yasal işlemleri yerine getirmiş Vize için Almanya Baş kosolosluğuna müracaat etmiştim. üç ayın sonunda Vize veremiyeceklerine dair aldığım mektuba şaşırmıştım. Tüm işlemleri bir avukat aracılığı ile tekrarlamış olmama rağmen Almayanın  75 yaşını geçmiş olan yaşlılara vize verilmediği gerçeği ile yüz yüze gelmiştim.  Yeğenim Nilay Babaannemi ben yanıma alırım bakarım  amıca deyince makul gelmişti. Annemi sadece yanlız bırakamıyorduk. Eli ayağı tutuyor, herşeyi eskiden olduğu gibi yapabileceğine olan inancını hiç yitirmiyordu.  Aslında pek öyle de yük olmadı kimseye.  Ta ki her şeyin bir sonu vardı. Ağabeyim Annemin artık tam teşekkülü bir bakım evine yatırılması gerektiğini savunuyordu. Çaresizlik bazen istemeden de olsa bu tür kararlar almaya itiyor insanı ne yazık ki.

Marmaris Fethiye kavşağına geldiğimde saat yirmi otuzu gösteriyordu. Aynı gün Annemi görmek için çok gecikmiş olduğumun farkına vardım ve anneme gidişimi bir gün erteledim. Marmariste oturan Güngör ağbime misafir oldum. Salı sabahı aynı heyecan ve hayallerimin eşliğinde Fethiye’ye hareket ettim. Saat 11 gibi annemin yanında olurdum. Annemi bakım evinden alacak sahilde birlikte güzel bir öğlen yemeği yiyecektik. Bakım evine geldiğimde annemin hangi odada kaldığını sorduğumda görevlinin yüzündeki korkulu heyecanı görebilmiştim. Annemin uyuduğunu söyleyerek beni hemşireye götürmesinde bir tuhaflık sezmiştim. Hemşire hanım nazik bir şekilde beni annemin kaldığı odaya götürdüğündeyse gördüğüm manzara karşısında şaşkındım. Anneme yaklaştım yanaklarını öptüm anam ben geldim hadi kalk dışarıda yemek yemeye gideceğiz dedim. Gözlerini açtı baktı kafasını diğer yana çevirdi ve uyumaya devam etti. Bütün bir gün ne yaptıysam Annem benimle konuşmadı. Bana kızmadı Adımı dilinden düşürmeyen annem bir kez olsun adımla çağırmadı beni. Sıra veda etmeye geldiğinde; Mahitap hanım anam ben gidiyorum bana söyleyeceğin bir şey varmı ayın yirmi ikisinde Güngör ağbim ve Nilay gelecekler söylememi istediğin bir şey varmı diye sorduğumda boş boş bakarak sadece nilay nasıl oldu? diye sordu ve uyumaya devam etti. Daha bir hafta önce kuzenim Zehra ile yaptığı telefon görüşmesinde hayatından çok memnun olduğunu ekmek elden su gölden bana çok iyi bakıyorlar gibi laflarla durumunu anlatmış olduğunu öğrendim kuzenimden. Bir haftada ne değişmişti. Mükemmel anneler, bazen aşırı sevmenin de hata olduğunu göremeyecek kadar kör olabiliyorlardı. Bense dün annemin küsünlüğünü gördüm gözlerinde. Bana ve ağabeyime küsmediyse eğer kesin hayata, ve ya bu şekilde yaşamaya küsmüştü. Marmarise ağbeyimin yanına uğrayarak annemin durumunu anlatmak istedim. Güngör ağbim annem görmüyor oğlum bu kadar üzülme diyerek beni teselli etmek istediysede daha üç hafta önce benimle didişen kavga eden annemdeki bu ani değişikliği içime sindirememiştim. Bütün gece yüzü ve bana küskün bakışı gözlerimin önünden gitmedi. Sabahleyin Ayvalığa dönme vaktiydi ve ben annemle ilgili hayallerimi de beraberime alarak çaresizliğimin karanlığında döndüm Ayvalığa. Bundan sonraki yaşamım sanırım annemin küskün bakışlarını unutamadan çaresizliğime lanet etmekle geçecek.
Bu yazımı Böyle bitirmek zorunda kaldım bu gün Cumartsi saat 00,56 Güngör ağbim telefon da annemi kaybettiğimizin haberini verdi. Çok üzgünüm 🙁

Google AdSense kodunuzu buraya girin.

Yorumlar

"Annemin küskün aramzıdan ayrılışı" için 6 yorum

  1. zerrin kiyiskan tarafından 20 Aralık 2014 01:27 tarihinde 

    su an aglıyorum.söz bulamıyorum.ahhhh ahhhh….

  2. feriha Kabas tarafından 20 Aralık 2014 09:40 tarihinde 

    Özkartal bu ne duygulu bir anlatim.Ne kadar dogru tesbit kopyala yapistir hepimize uyar.gözümün yafindan harfleri göremiyorum.Allah sana sabirlar versin,selamlar

  3. feriha Kabas tarafından 20 Aralık 2014 09:45 tarihinde 

    Mehmet hislerini cok güzel dile getirmissin unutmaki bizlerde Anne ve Babalariz ve gidecegimiz yer de belli Allahdan sabirlar dilerim…Ben yasadim bir insan aramizdan ayrilirken hic bir seyi görmüyor ve cocuklarinida tanimiyor, kendine bu kadar yüklenme…Nürnberg den selamlar sevgiler.

  4. Esin CITLAK tarafından 20 Aralık 2014 09:45 tarihinde 

    Mehmet hislerini cok güzel dile getirmissin unutmaki bizlerde Anne ve Babalariz ve gidecegimiz yer de belli Allahdan sabirlar dilerim…Ben yasadim bir insan aramizdan ayrilirken hic bir seyi görmüyor ve cocuklarinida tanimiyor, kendine bu kadar yüklenme…Nürnberg den selamlar sevgiler.

  5. Erkan Gürpınar tarafından 20 Aralık 2014 21:38 tarihinde 

    Tevfikcim ne kadar teselli edebilirim bilemiyorum. Ancak, seninle beraber nur yüzlü anneni kaybetmenin üzüntüsünü birlikte yaşıyorum…Başımız sağ olsun…Hepinize Allah sabırlar versin…Mekanı cennet olsun… Çocukluk arkadaşım…

  6. Vilhel Sönmez tarafından 08 Ocak 2015 14:04 tarihinde 

    Mekanı cennet olsun…


Yorumunuzun yanında istediğiniz resmin görünmesini istiyorsanız gravatar edinin!