Geto Hayatı

Yazan: 11 Haziran 2001  
Kategori: Bir Ömür dört Yaşam

Almanyaya gelmek ve buralara yerleşmek fikri ne kadar doğru Bir karardı bunu bu gün dahi çözebilmiş değilim.Geriye dönüp baktığımda neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemiyorum. Bildiğim tek şey daha doğrusu öğrendiğim tek şey,  dünyanın neresinde yaşarsan yaşa insan ilişkileri hep aynı.Yurt dışında yaşamak vatana olan bağlılığı ve hasreti artırmaktan başka hiç bir işe yaramıyor. Mart 1972 Yeni bir aşkla tanışmak çok kısa bir sürede söz, nişan, nikah , düğün yeni bir hayata başlamak! Zaten yaşamımdaki hızlı gelişen değişiklikler, hiç  planlamamışken Almanyaya gitme fikrinde buluşmuştu.
Kendini Almanyada bulmak; hani akarsu da akıntıya karşı durmak gibi birşey. Nasıl olduğunu anlatmak isterimde bayağı zor olur. Sevgili eşimin kardeşleri Almanyaya gitmeye karar verdiklerinde pek söylemesede eşimde kardeşleriyle  birlikte gitmeyi pek arzu etmişti. Kendimize ait bir evimizin olma olasılığı hemen hemen yok gibiydi. Üsküdar’daki Baba evimiz üç katlı yeterince büyük olduğundan, aynı şehirde ayrı bir eve çıkma düşüncemi ailme bir türlü anlatamıyordum. Eşimin arzusunu kırma düşüncesi bile beni çok rahatsız ederdi onu üzgün gördüğümde uyuyamaz çalışamazdım. Her seven bir eş gibi  itiraz etmeden kardeşleriyle birlikte gitmesine rıza gösterdim. Almanya’ya gitme işlemleri başlatılmış, geçen zaman içerisinde ne olduysa,  Ağbisi, ablası sağlık nedenlerinden, kız kardeşi sebepsiz Almanya’ya gitmekten vazgeçmişlerdi. Eşim bu duruma çok sinirlenmişti. Almanya’ya gitme kararından vaz geçmedi.
Evliliğimizin ilk yılında, arka arkaya, eşim ve ben kendimizi hiç tanımadığımız yabancı bir ülkede yanlız başımıza buluverdik. Alıştığımız dünyanın dışında yepyeni bir zaman, süreç başlamıştı. Hoş benim karekterim bu şekildeki maceralar için müsaitti de Eşim için aynı şeyleri söylemem  pek doğru olmaz. Almanya ya intibak etmem pek uzun bir zamanımı almadı. Altı aylık bir sürenin sonunda çalıştığım iş yerinde Tercümanlık yapar duruma gelmiştim. Bir yılın sonunda ise sendikal faliyetlere konsantre olmuş  yabancı işçilere özel bir işçi sendikası bile kurmuştum.
İşyeri  işci temsilciliği için yapmış olduğumuz çalışmaların neticesinide almıştım. Nürnberg Gurundig Fabrikalarında yapılan işçi temsilciliği seçimlerinde kurduğum sendika kurula altı yabancı işci temsilcisi sokmayı başarmıştı. Daha sonraki yıl bu iş yerlerine İlave olarak MAN Fabrikaları başta olmak üzere  AEG , SIMENS, gibi Fabrikalarda da aynı organizasyon lar sonucu İş yerlerinde yabancı işci temsilcileri söz sahibi olmaya başlamışlardı. Bu işden Alman sendıkalar birliği DGB rahatsız olmus ve Listelerine Türk Italyan Yunanlı işçi temsilci adayları almaya başlamışlardı. Bizim ise üye sayımız her geçen gün artmaktaydı. Nürnberg ve Fürth Şehrinde 2500 üyeye ulaşmıştık  bu arada Fürth Şehrinde de organize oluyorduk.
DGB Alman sendikalr birliği  sayın Horst Klausun önderliğinde ayırımcılığın kimseye fayda getirmeyeceğinden yola çıkarak,  sendikamızın da bu birliğe dahil olmasını  istiyordu. Hatta meteal iş sendikası ile birleşirsek  tüzüge yabancı işçi  kontenjanı getirmekten söz  ediyordu. Arka arkaya yapılan toplantılarda üyelerimizin onayını da alarak 1980 işci Temsilciliği seçimlerine tüm Fabrikalarda birleşik liste ile girme kararı aldık ve uyguladık Sonuç gayet güzeldi Bütün bu işe gönül vermiş arkadaşlarım, birlikte Alman sendikalar birliği Metal İş sendikasında Eşit olmanın mutluluğunu yaşıyorduk.
Bunda sonra ayrı bir sendika olarak faliyet göstermenin gerçekten ayırımcılık olacağından hareketle seçimlerden sonra tüm üyelerimiz ile birlikte Metal iş sendikasına katıldık. Bu arada Nürnberg belediyesi yabancılar meclisine seçimle dört  üye ile dahil olmuştuk.
Kültürümüzü yaşamak ve yaşatmak arzusu ile, 1974 yılında Nürnberg Türk Folklor ve Edebiyatcılar derneğini kurmuştuk. Kültürel Faliyetlerimizi geliştirmek istiyorduk. Tesadüfen Ankara radyosundan Almanyaya gelen, sayın Yahya Lüleci yönetiminde Nürnberg Türk Klasik Müziği Kadınlar Korosu , sayın Feriha Güze yönetiminde Türk kadınlar birliği, Edebiyat, Tiyatro bölümlerini kurarak geniş çaplı kültürel faliyetlerinde bulunduk. Gurindig Fabrikasına ait İki adet  15 katlı blok lardan biri Yanlız kadın ve aileler için Diğeri yanlız bekar erkekler için tahsis edilmişti.ve bu bloklarda 800 yabancı yaşıyordu ki  4/3 Türktü.
Bu durum tüm faliyetlerimizi, daha kolay organize edebilmemize olanak sağlıyordu. Çevre adında aylık bir gazete bile çıkartıyorduk. Bu bloklardaki yaşamım çoğu kez yabancısı olmadığım Büyükadadaki yaşam şeklini aratmıyordu. Geto diye adlandırdığımız bu Bloklarda Yunanistandan, Yugoslavyadan, İtalyadan çalışmak için gelmiş arkadaşlar, Türkiyeden gelmiş Rum, Ermeni, Süryani arkadaşlar ile iç içe yaşıyorduk. Yabancı bir ülkede yaşamanın zorluklarından olsa gerek birbirimize kenetlenmiştik. Yabancısı olmadığım çok kültürlü yaşam tarzını, belki burada daha yoğun bir şekilde yaşıyordum.

Google AdSense kodunuzu buraya girin.

Yorumlar


Yorumunuzun yanında istediğiniz resmin görünmesini istiyorsanız gravatar edinin!