ADI ÖZGÜRLÜK Hiç olmadığımız kadar
Yazan: Özkartal Mehmet Tevfik 06 Ekim 2010
Kategori: Yayınlanmış yazilarım
Paket programlar halinde hazırlanan imajlar satılıyor bu ülkede insanlara; müzik türleriyle, sloganlarıyla,kılık kıyafetleriyle, danslarıyla hatta yiyeceği, içeceğiyle, Özgürlük kavramınıda katarak senaryolarına şucu bucu olmaya zorluyorlar.
Özgürlüğün tanımı bu kavramdan ne anladığınıza ve bu kavrama ne gibi anlamlar yüklediğinize bağlı olarak değişir. Özgürlük, kimileri için bağımsızlık demekken, kimileri için eşitlik, kimileri için gizlilik, kimileri için ise sorumluluk anlamına gelebiliyor. 17. yüzyılda yayınlanan İnsan Hakları Bildirgesi’ne göre ise özgürlük, kişinin başkasına zarar vermeden herşeyi yapabilmesidir. Bu günse Hukuk devleti ilkesine bağlı çağdaş devletlerde kişilerin temel hak ve özgürlükleri anayasal güvence altındadır. Nedir sahip olduğumuz temel hak ve özgürlükler? Çağdaş demokraside bireysel özgürlükler, özel bir değer ve önem almıştır; artık bireysel özgürlüklere devletin ve hiç kimsenin karışması söz konusu değildir. Özgürlük, başkasına ve vatana zararı dokunmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktır. Bütün bu haklara bağlı olarak kendi topraklarımızda kendi denizimizden faydalanmak için bir turistten daha fazla para ödeyerek tatil yapabiliyorsak özgür sayılır mıyız? Parası olmayan ne yapsın, hangi tatilden bahsediyorsun? diyenlerinizi duyuyorum. Evet parası olmayan insanlar daha önemli haklardan mahrumlar.
Örneğin sağlık; uygar bir toplumda yaşayan her insanın belli geçmesi gerekirken, biz var olan hastalığımızın tedavisini zar zor yaptırıyoruz. Ne kadar özgür sayılırız? Örneklerin sayısı daha da can alıcı biçimde dahada arttırılabilir. Bana göre bütün bunlar yaşamın diğer bir yüzü; Evet diğer yüzüne göre sizce; Diğer tarafta durum gerçekten bana göre çok daha vahim. Çünkü çözümü yok!
Mikrofonu alıp sorsam kendini büyük ihtimalle özgür olarak tanımlayacak genç arkadaşlara gece kulüplerinin kapısında içeriye girmek için kuyrukta beklemek nasıl bir duygu? Kapıdaki görevliye kendini beğendirmeye çalışmak, içeri girmek için dil dökmek nasıl bir özgürlük hissi yaratıyor bünyelerinde acaba? Yoksa içeri girenlere mi sormalı özgürlüğü? Herhalde içeride insan kendini daha özgür hissediyordur.
Ev hanımlarına sormak isterim; zaman herkes için olduğu kadar sizin için de önemli olmalı. Beyninizi uyuşturan, size hiç bir şey katmayan değerli zamanınızı çalan, sizi bir odaya hapseden televizyon programlarını seyrederken özgürlüğünüzden vazgeçtiğinizin farkındamısınız? Yeni bir yemek öğrenmek, bir masa örtüsü dikmek, ya da kim kiminle evlenmiş, komşularınızla ilişki kurarak sohbet etmek, daha mutlu hissetmenize neden olmaz mı acaba?
İhtiyacı olmayan şeyleri satın alan insanlara sormak isterim; 2009 krizinden sonra gelir düzeyleri oldukca gerileyen her kez ihtiyaç dışı alımların muhasebesini yapmışlarmıdır dersiniz. Yoksa aynı tas aynı hamam misali dünkü yaşamlarına devam etmektelermi? Kazanmadığınız parayla ihtiyacınız olmayan malları satın alırken özgür hissetme oyunu mu oynuyorsunuz? Paket program halinde hazırlanan imajlar satılıyor insanlara; müzik türüyle, sloganıyla, kılık kıyafetiyle, hatta yiyeceği, içeceğiyle, şucu bucu oluyorsunuz. İnsanlar yavaş yavaş özgürlüklerinden vazgeçiyorlar. Tabii farkında olmadan hatta özgür hissetmek adına; Ortadaki büyük bir tuzağı göremedik ne yazıkki. Çok düşünme, etrafındaki sorunlara kafa yorma, keyfine bak, bol bol tüket ancak böyle özgür ve mutlu hissedebilirsin.
Şimdilerde Türkiyede oynan oyunun bir başka yüzü var. Özgürleşme adı altında esir olmak gibi daha çok tüketmek gibi ne pahasına olursa olsun tüketmek. İşte Yaşamın diğer yüzü;
Sizce de karanlık değil mi?
Bu yazi Çarşamba, 06 Ekim 2010, 16:09 tarihinde Yazarlarımız kategorisi altinda yayinlandi. Yorum yapma ve pingleme kapali.
Yorumlar
Yorumunuzun yanında istediğiniz resmin görünmesini istiyorsanız gravatar edinin!