NE KADAR ÇOK DİNLERDİK BİR ZAMANLAR
Yazan: Özkartal Mehmet Tevfik 12 Haziran 2013
Kategori: Bir Ömür dört Yaşam
Kimselere anlatmadığım düşlerim vardı ve kimsenin bozmasına izin vermediğim düşlerim. İçinde saklı sevdam olan belki onun bile bilmediği, anlatamadığım dokunulmamış, kirletilmemiş, bozulmamış düşlerim. Arkadaşlarım dostlarım vardı arada bir de olsa beni bu kadar mutlu eden belkide onlardı. Kimseler bilmezdi sevdamın büyüklüğünü, ellerin avuçlarımdayken. Masallar anlatır şiirler yazardım sana. Düşlerimi anlatırdım birer birer. Nerden çıktıysa şu yabancı ülke… Gidiyorum bile demeden gidişin hiç beklemediğim bir zamanda, henüz daha ellerin avuçlarımda. Zorunlu göçten ilk defa nefret ettim. Kimselere anlatamadığım düşlerimi çiğniyerek gittim. Geride bıraktığın kırkbeşliklerden başka bir şey kalmamıştı yaşamımda. Ne kadar çok dinlerdik bir zamanlar. Sen gittikten sonra yanlız dinledim. Her mektubunu okuyarak ezberlemek isterdim. Yazmak sevdamı satırlara dökmek için neler vermezdim. Sonunda çaresiz sensiz yaşamayı öğrendim yeniden ve dinlemeden bir daha hiç bir rumca şarkıyı seni bana hatırlatan. Şüpheler ve deli düşüncelerim kafamda.
İlk defa geçen sene buldum zannetiğimde bir defada daha kaybetmiştim seni. Ardından anladımki hep kendimi kandırmışım bunca yıl. Aslında kulaklarımda, beynimde, kalbimin en derin köşesinde saklamışım meğer seni. Nereden bilebilirdim ki Agapimu aslında seni o kadar çok özlediğimi. Seni kaybetmiştim. Her gün ağlamaktan bir haller oldu bana. Seni kaybettiğimi anladığım gün herşeyden nefret eder oldum. Ama sen yanımdayken öylemiydi? Sen yoksan herşey boş hiç birşeyin anlamı yoktu. Bir bulabilsem bikerecik görsem sonra yine gönderseler seni, bukadarına bile razı olmuştum. En azından mektup yazabileceğim bir adresin olurdu elimde. El ele göz göze gezdiğimiz sokakları beni sevmeni elimi hiç bırakmamanı en çok ellerimi tutmanı özledim. Aslında ben seni Niki her şeyini okadar o kadar çok özledimki. Bizi neden ayırdılar bizden ne istediler ne yapmıştık biz, neydi bizim günahımız? En çok sorduğum soru kendi kendime senin Rum benim Türk olmamıydı. Aşkı ben sende öğrendim ellerini beni sevmeni aşkim agapimu demeni. Aslında bu dudaklar ilk defa bir kızın dudaklarına değmişti. Titremem esen soğuk poyraz rüzgarındanmı yoksa dudaklarıma dokunan dudaklarındanmı hiç bilemedim. Ben her şeyini çok özledim bana senin kadar değer veren, senin kadar beni seven biri olmamıştı hayatımda. Bir tek sen vardın. Seni saatlerce beklesemde bilirdim gizlice kaçtığını evden beklerdim. Bizi ayırdılar hiç acımadan. Çok uzun yıllar acaba oda beni gerçekten sevdimi diye çok düşündüm. Yeni yaşamımda uzun yıllar Büyükadaya gitmedim. Zaten askere gidişimden önceki düşüncelerimde kaldı.
O benim hayatimdaki ilk ve son aşktı. Nereye baksam hayali vardı, çünkü heryerde o var, Arabaya bile binemiyorum çünkü oradada sadece o var. İçim çok yanardı, ona olan sevgimi kim anlayabilirdiki, hep bırak artık dediler. Biliyordum ve ben sadece kendime zarar veriyordum. Benim aşkım canım onun yanında oldugum zaman ona baktığım an bütün dünyayı unutuyordum. Deli düşünceler beynimde eğer bir gün beni gerçekten unutur başkasını severse diye. İşte o gün ben gerçekten ölürüm diyordum. Bilmiyorum Tanrı bana neden böyle bir şey yaşattı. Ben sadece mutlu olmak sevmek ve sevilmek istedim… O dogup büyüdü yeri, bizim aşkımızın başladığı yeri sonsuza dek terk etti. Yep yeni bir hayata başladı ama ben burda onun anılarıyla geride bıraktıklarıyla yapayanlız kaldım. Nereden bilebilirdimki her şeyin bir oyun olduğunu. Ellerim onu arıyor, gözlerim gözlerini ariyor, gerçekten günün 24 saati sadece acı çekiyordum. Şimdi bile yıllar sonra bu satırları yazarken göz yaşlarıma hakim olamıyorum.
Gittiğine inandığım gün hayatimin hiç bir anlamı kalmamıştı onsuz bir yaşam. Onu okadar çok seviyordum onu, çok özlüyordum, kalbim sızlıyordu, canım yanıyordu. Bir imkan bulsam hemen esyalarımı alıp uçağa binip yanına uçmak için yapmadığım şey kalmamıştı. On sekiz yaşıma girmeyi bekliyordum Amcamın verdiği harçlıkları biriktiriyordum. Giderken aşkımın peşinden para lazımdı. Sarılmasını okadar özlemiştimki, bakışlarını, hani o sımsıkı sarılışı vardı ya. Off Tanrım neden bu ceza neden bu acı? Haydarpaşa Lisesindeki devamsızlılarımı bahane ederek Babam On sekiz yaşıma bastığımda daha büyük bir sürpriz yapmıştı. Mahkeme kararı ile yaşımı iki yaş büyüttürmüş beni askere gitmek mecburiyetinde bırakmıştı. Tüm umutlarımı yitirmiştim. Bindokuz yüz yetmiş ikinci tertip Nisan ayında ankaradaki kışlama teslim olmuştum. Bir ömür dört yaşamımdaki birinci perde böyle kapanmıştı yüzüme.
Mehmet Tevfik Özkartal
zerrin tarafından 18 Temmuz 2013 00:06 tarihinde
ne güzel ilk ask hikayesi…cok ta acıklı…..Yıllar sonra bile hala hayırlamanız inanılmaz etkilendim….
Özkartal Mehmet Tevfik tarafından 18 Temmuz 2013 04:56 tarihinde
Leyla ile Mecnun Kerem ile Aslı birleşebilselerdi aşklarıda bu kadar büyük olmazdı sanırım.
Aşk ve ayrılık birbirini besleyen iki duygu biri olmazsa diğeri var olamaz. Aşk ayrılığı
başlattı ayrılık aşksız yapamadı. doğan çocuklarının adı Sevgi oldu.