Böyle Tanıştım

Bazı anlar vardır anlatılması güç  sadece yaşanır ben Bunları yaşadım. Yıl 1973hat_13 Her sabah ve akşam aynı vapurda iki çift göz için günlerce Kadiköy sirkeci arasında gittim geldim.Yeni bir heyecan sarmıştı ruhumu büyülenmiş  gibiydim. Geceleri uyumayı gündüzleri çalışmayı, hatta bana ızdırap veren eski aşklarımı bile unutmuştum.

Yine bilerek bir akşam kitabımı unuttum tam karşısında belki getirir ümidi ile. Sesini duymalıydım. Gözlerini görmeliydim daha yakından, bakışlarımla ruhuna inebilmeliydim. (Beyefendi kitabınızı unuttunuz) işte o ses dödüm o gözler hemen önümdeydi. İşte böyle gönlüne girdim sanırm. Benim gönlüm zaten uzun zamandan beri gerçek yerini bulmuştu. Sanki çatmıştı bizi çöpçatan bir kere. Çok fazla uzatmadan bir sevdayı daha kaybetmeden hayatıma almalı bir ömrü birlikte yaşamalıydım.

Çok geçmedi  ne olduysa o  vakt iki Mart da  yolunu değiştirdi herzamanki gibi gittiği yolun Tam ters istikametine gitti. Ben meraklıyım ya  peşinden gittim. Bindiği dolmuşta bana yer kalmamıştı   arkadaki dolmuşa bindim yürü tamam  dolduk öndeki dolmuşu takip et dedim Devamını oku

Babam ve Annem

Yazan: 02 Mart 1998  
Kategori: Büyükada

Teyzemin Eşi Ramazan enişte hali vakti yerinde Kartal-İstanbul’da yaşayan iş yapan büyük bir zahire tücarı. Babamın anlatımlarından, Alman harbinin bitimi ile 1945 yılında bacanağının israrı ile Büyükadaya yerleşmiş  zahirecilik yapmaya başlamış. Daha sonraki yıllarda  işlerini büyütsede Bu ilk işinden dolayı Büyükadada Arpacı Ziya olarak isim yapmıştır.
Evet ben 14. Nisan1950 yılında, Büyük ada Tepeköy Nevruz Mevki 7 Numaralı evde, arpacı Ziya‘nın en küçük çocuğu olarak Zeynep Kamil hastahanesinde dünyaya gelişim. O tarihlerde Büyük ada‘da bir sağlık ocağı varmış bu sebepten Annem bir süre doğuma kadar dedemlerde kalmış. Doğuma oradan gitmiş. Babam ve Annem üçüncü çocuklarının kız olmasını o kadar çok istemişler ki, o dönem bana kız elbiseleri giydirmişler. üç yaşıma kadar ki tüm Resimlerim kız çocuğu kıyafetleriyledir. Dedem 1953 yılında Üsküdarda‘ki evimize yaptığımiz bir bayram ziyaretinde, beni yeni mahalledeki berber Manola götürüp saçlarımı kestirtmiş.  Çok üzülüp ağladığımı söylerler. Ben hatırlamıyorum. Zaten Dedemin adını taşımamdan dolayı ailemde beni ismimle çağıramazlardı; dedeme karşı yapılabilecek bir saygısızlık olarak kabul göreceğinden ( Memoş ) derlerdi.
Neredeyse ben bile gerçek adımın  bu olduğunu düşünmüşümdür. Bütün çocukluk arladaşlarım beni Memoş olarak çağırırlardı tabi ailem her koşulda başka bir  şekilde çağırmaları mümkün değildi Rahmetli dedemin vefatinden den sonra yavaş yavaş arada bir Mehmet demeye başladılar. Beni tüm hayatı boyunca Tevfik Olarak bir okul müdürümüz Sayın Süleyman Nuri Öz bir de çok sevdiğim bayan bir arkadaşım  anmıştır. Daha sonraları bazen  Mehmet  bazen Memoş  diye çağırılardı aslında uzun zamandan beridir M.Tevfik olarak yayınlıyorum yazılarımı. Büyükada’da ki arkadaşlarımda herhalde beni  Memoş olarak hatırlıyacaklardır kim bilir belki içlerinde Mehmet Tevfik adını bilmeyen çoktur.